Çocuk bakıcısı olarak iş arayanlar için öneriler.
Çocuk bakıcısı olarak iş arayanlar için öneriler
Bir aile çocuk bakıcısını hangi kriterlere göre arar? Tek bir cevap yok çünkü tüm aileler farklıdır, çocuklar da farklıdır. Bu aileler tamamen farklı bakıcı adayları tercih eder. Bize, bakıcı ve eğitimciler olarak, çalışacağımız aileyi ve ilgi vereceğimiz çocuğu ararken bize rehberlik eden nedir?
Tanışma günü
Geçenlerde mülakata davet edildim. Aile, en küçük kızı için bakıcı-mürebbiye arıyordu.
Daire bir futbol sahası büyüklüğündeydi. Evin etrafındaki alan çitle çevrili, her iki tarafta da güvenlik vardı. Kimliğimdeki her harfi dikkatlice incelediler. Binaya girince kendimi sanat galerisinde hissettim.
İşveren, benim yaşlarımda çok güzel, zarif bir kadın. Tanışmak için oturma odasındaki kanepeye oturduk ve bu gibi durumlarda standart soru ve cevaplara başladık. Sekiz ve dört buçuk yaşında iki kızı var, bakıcı en küçüğü için aranıyor.
Eski bakıcı bir hafta önce istifa etti, şehir dışında hasta akrabasına bakması gerekiyordu (çevremizde sorunsuz işten ayrılmak için kullanılan yaygın bir bahane). İşten izin alıp çocuğa tek başına bakmak zorunda kalan anne için bu hafta tam bir cehenneme döndü. Çocuk ise tam tersine annesinin yanında olmaktan çok mutludur. Annesi misafirle ilgilenirken, çocuk kırk dakika içinde birkaç kez sinir krizleri geçirdi, uzun zamandır beklenen annenin dikkatini tamamen çekmeye çalışıyordu.
Bakıcıya ek olarak, küçük Melek için gündüzlü öğretmeni de geliyor. Genel olarak, ailede yeterince personel var: şoför, en büyük kızı için bir mürebbiye, ev işlerine yardımcı.
Bu arada, Meleği anaokuluna gönderip göndermediklerini ihtiyatlı bir şekilde merak ettim. Annesi içini çekiyor: ‘’ Evet, denedik ama çocuk hoşlanmadı, çok ağladı. Büyük kız okulda aynı sorunları yaşıyor, her gün şoför onu okula götürürken sinir krizleri geçiriyor.
Bu arada, çocuk bana gitme zamanının geldiğini göstermeye çalıştı. Çocuk aptal değil, yeni bakıcı gelir gelmez, annesiyle birlikte evde mutlu günlerin sona ereceğini anlıyor.
Küçük kız bana: "Sen çirkinsin" dedi.
- Öyle mi? Bence ben güzelim, dedim. Şakaya dönüştürmeye çalıştım, aynı zamanda annesinin tepkisini dikkatlice gözlemledim.
Anne hiç tepki vermedi. Bir sonraki an kız televizyon kumandasını alıyor ve annesinin yüzüne fırlatıyor. Annesini tekrar izliyorum, kumandayı bir kenara bırakıyor ve her şey yolundaymış gibi davranıyor. Ama benim için olanlar kesinlikle anormal ve bu ailede çalışamayacağımı açıkça anlıyorum.
Açıklayayım, bir profesyonel olarak, işverene kaliteli çalışma garantisi vermeliyim. Bakıcı-eğitmen olarak işe alınırsam, o zaman çocuğun yetiştirilmesi, görgü kurallarının öğretilmesi, toplum tarafından kabul edilmesi ve adapte olması için yardımcı olacak bilgi ve becerileri benden alması gerekir.
Böyle bir ailede bunu yapmam mümkün değil çünkü aile çocuğa temelden zıt fikirler aşılıyor. Tabii ki, kaprisli veya aşırı heyecanlı olan dört yaşındaki bir çocuk birine kumanda fırlatabilir. Bu yaştaki bir çocuk için bu tür şeyler neredeyse doğaldır, görgü kurallarını daha yeni öğrenmeye başlamıştır.
Ancak görgü kuralları kendi kendine geliştirilmez. Onların oluşumu üzerinde çalışmamız gerekiyor. Aksine görüştüğüm aile çocuğu bu kurallardan kaçınarak büyütüyor, dolayısıyla bakıcı bu durumda birşey yapamaz. Bu şekilde çocuğu büyütmek tabiki ailenin hakkıdır. Fakat böyle bir yaklaşımla, dış dünyayla herhangi bir temas çocuk için cehenneme dönüşür. Ama bu konu başka bir makalede konuşulabilir.
Aile seçerken
İşveren tarafından oluşturulan ilan metni gereken bilgileri içerebilir. İlanda çocuğun yaşı, çalışma programını, ödeme miktarı belirtilmelidir.
Maaş çok net olmalıdır. Örneğin, "ayda 4000 ila 6000 arası" ücet teklif ediliyorsa dikkatli olmalısınız. Genellikle işveren, ev personelini işe alırken ne kadar ödemek istediği konusunda net bir fikre sahiptir. Aynı nedenden dolayı belirsiz bir ifade: "ne kadar çok çalışırsanız o kadar çok alırsınız" uygun değildir. İşveren net rakam sağlamalıdır.
İşveren, ilanında, "tembel olmayan, çalışkan bir bakıcı " aradığını yazmışsa, veya " yemek karşılanmayacak" diye açıklıyorsa, dikkate almaya değer. Tüm bu "hileler" arkasında çalışanla ilgili olarak olumsuz bir çağrışım içerir, bu da asabi işveren olduğu anlamına gelir.
Birçok şey mülakatta öğrenilebilir. İşverenin nasıl iletişim kurduğuna, ailesi hakkında, çocuğu hakkında ne söylediğine dikkat edin. Soru sormaktan çekinmeyin, sonunda, her şey yolunda giderse, o zaman yabancı olmayacaksınız, bebeğin sağlığı ve iyiliği için ortak bir hedefi olan ortaklarsınız.
Genel olarak, tüm işverenler, kamera gözetimi altında çalışmak zorunda kalacaklarını ısrar ederler. Aslında, deneyimli bir bakıcı, dairenin içinde iki adım atıp etrafını incelemeden, dairede kamera olup olmadığını anlar. Ebeveynlerin bu şekilde bebek için endişelerini ifade edebilirler. Evde kameranın olmasında yanlış bir şey yoktur, bu şartlarda çalışıp çalışmamak size kalmış.
Sonuç olarak ve belki de en zor bir konu, çalışma saatleri. Yatılı çalışma şeklini başka bir zaman dile getiririz, şimdilik bakıcının her gün işe gittiği ve akşamları kendi ailesinin yanına döndüğü durumlara odaklanalım. İş gününün 8 saat sürdüğü günler neredeyse unutuldu. Günümüzde 8 saat pek çok işverenin işine gelmiyor, sonuçta işverenin de işe gidip gemesi zaman alıyor.
Ne olursa olsun, 11 saatten fazla verimli ve uzun süre çalışmak çok zor. Bence en iyisi günde 9-10 saat, haftada iki izinli günü. Böylece iki ayda bir iş iş değiştirmek zorunda kalmayacaksınız. İş günü sonunda evinize geldiğinizde bazı ev işleri yapmanız, sonuçta dinlenmeniz de gerekir. Buna yol ve market alışverişi eklediğinizde bana hak vereceksiniz.
Günde 11 saatten fazla çalışabilecek bir bakıcı arayan aileler, bu tür çalışma koşullarına kimse dayanamadığı için sürekli bakıcı değiştirmektedir. Buna dikkat etmenizi öneririz.
Aşağıdaki durumlarda bir ailede çalışmayı kabul etmemelisiniz:
1. Üç buçuk yaşından büyük bir çocuk, görüşmenin ilk dakikalarından itibaren size açıkça kaba davranıyor, küfürlü konuşuyor ve o an yanında bulunan ebeveynler bunu hafife alıyorsa.
2. İşveren aşırı kibirli davranıyor ve mülakat gününden itibaren insan onurunu zedeleyecek şeyler söylüyor.
3. Gündüzlü çalışma şeklinden bahsettiğimizde her gün günde 11 saatten fazla çalışmak gerekmekteyse.
O zaman hangi durumlarda işi kabul etmelisiniz? Tercihlere, mizaca ve çok daha fazlasına bağlı olarak karar vermek size kalmış. Sonunda sadece iş değil, küçük meleklerimize de alışıyıoruz, onları eğitiyoruz, seviyoruz ve bağlanıyoruz.